Freitag, 3. Dezember 2010

Rabıta-Tevessül ve İstiğase

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


RABITA / TEVESSÜL / ISTIGASE : MANA,MAHIYET VE HÜKÜMLERI

Maide/ * يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِى سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol(vesile) arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.

Tevbe/ يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ

Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.
Müslümanların yüzyıllardır anlaşamadığı,üzerinde ihtilaf etdikleri mes'elelerden ve en büyüklerinden
biride hiç şüphesiz Rabıta,Tevessül ve Istiğase mes'elesi'dir.Ayrıca hakkında ifrat ve tefrit'e gidilen bir
konudur.Yukarıda zikretdiğimiz Maide 35 tevessüle ve istiğaseye delil teşkil ediyormu? Tevbe 119
Rabıtaya delilmidir değilmidir?...... Alimlerin büyük bir kısmı bu ayeti kerimelerin ve takviye eden
bazi hadislerin Tevessül icin delil teşkil etdiklerini savunurken,bir diger kısım ilim adamları delil teşkil
etmediklerini ve hatta dahada ötesi bir kaç şekli müstesna rabıta ve tevessülün şirk olduğunu iddia edip
savunmaktadırlar.Ayrıca bu konuda bazı ayeti kerimeleri ve yine takviye eden hadisi şerifleri delil
olarak getirmektedirler. Evvela her iki tarafinda delil ve beyyinelerini kısaca zikretmek istiyoruz;
*) Delil olarak kabul etmeyen ilim adamları,sadece peygambere (s.a.v) ve kişinin yapmış olduğu kendi
salih amelleriyle yapacağı tevessülün ancak caiz olacağını bunun dışında her türlü tevessülün caiz
olmadığını söylerler.Ve bu iki şekil tevessülün caiz olduğu hususunda her iki tarafda müttefikdirler.
Bu iki şeklin dışında kalan tevessül çeşitlerinin caiz olmadığı ve hatta kişiyi şirke kadar
götürebileceğine delil olarak otaya koydukları beyyineleri şunlardır;

Dikkat edin, halis din Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: "Onlara bizi Allah'a
yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" derler. ( Zümer/3 )

„ Biz ona ( insanogluna) şahdamarından daha yakınız..“ Kaf/16

„Eğer kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ki ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına, her
zaman karşılık veririm.“ Bakara/186

„O inkârcı putperestler Allah’ı bırakıp, ne kendilerine ne de kendilerine tapanlara yarar ve zarar vermeyen,
veremeyen cisimlere tapıyorlar ve bunlar “Allah yanında şefaatçilerimizdir” diyorlar.“Yunus/18

Istiğase ( Allahtan başkalarından yardım taleb etmek) hususunda ise ;
„ Sadece sana kul köle olur, yardımı da sadece senden isteriz.“ Fatiha/5

Hadisi-serif; „ Dileyince Allahtan dile,yardim isteyince Allahtan iste“ (Tirmizi, ibni Abbastan)

Buharinin rivayet etdiği hadisi şerifte; yağmurun kesilmesinden muzdarip olduklarında Hz.Ömerin
resulu ekremin amcası Hz.Abbasla tevessül ederek yağmur duasına çıktığı ve dolayısıyla
hz.peygamberle değilde amcası hz. Abbas ile tevessül etmesini delil olarak getirmektedirler.
Ayrıca sahih bir hadiste zikrolunan ve mağarada kapalı kalıp çıkamayınca kendi yaptıkları salih
amelleriyle tevessülde bulunan üç kişinin bu tutumlarınıda delil olarak zikrederler.Ki hadis sahih'dir.
Bu ve benzeri ayet ve hadisleri delil olarak alan bu kısım ilim adamları aslında sadece peygamber
efendimize ki oda sağlığında tevessül edile bilineceğini,ve birde mağarada kapalı kalan üç kişi
hadisinde ki kendi amelleriyle tevessülün dışındaki her türlü tevessülü reddederler.Kabir ehlinden
yardım ( istiğase ) dilemeği ve onlardan taleblerde bulunmayı şirk kabul ederler.Ve deliller getirirler.
**) Yukarıda zikrettigimiz ayeti kerimeleri tevessüle delil olarak kabul edenler ayrıca:
“Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol(vesile) arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.
Maide/35
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.“ Tevbe/119
Yukarıda da zikrettiğimiz,Ibni Ömer (r.a)den Buharinin (r.alh) rivayet etdiği yağmurdan dolayı bir
mağaraya sığınan ve orada kapalı kalıp çıkamayınca daha önce yapmış oldukları salih amelleriyle
tevessül ederek Allahu tealaya yalvarmaları ve bu şekilde oradan kurtulmalarını anlatan hadisi şerifi
delil olarak getirirler.Hadis sahih 'dir.
Başka bir hadisi şerifde; Adamın birisi hz.peygambere gelip:Ya resulallah (s.a) gözümden
oldum.Açılması için bana duada bulunurmusun“deyince Allah resulu (s.a) ona“:Abdest al,iki rekat
namaz kıl,sonrada deki;“Allahım senden dilerim ve peygamberin Muhammedin (s.a) hürmetine sana
teveccüh ediyorum.Ey Muhammed (s.a)! Gözümün açılması için senden şefaat dilerim,Allahım
peygamberini bana şefaatcı kıl.“dersin.Yine efendimiz ona:“Şayet senin başka ihtiyacında olursa bu
gibi duada bulun(yani yine böyle dua et).“buyurdu. ( Nesai-Tirmizi-Ibi Mace ) Hadis sahih denmiştir.
Ve yine hz.Enes b.malik'den (r.a)rivayet edilen sahih bir hadise göre Hz.Enes derki:“Ali bin Ebi Talibin
annesi Fatima binti Esed vefat edince,peygamber efendimizi (s.av) küçük iken bakıp beslediği için
peygamber (s.a.v)onun cenazesine geldi,baş ucuna oturup buyurdularki:“Ey Annemden sonra annem!
Allah sana rahmet etsin“dedi ve onu methetti.Kabrinin kazınmasını emretti.Hafriyati-.lahde gelince
kendi eliyle lehdini kazdı,eliyle toprağını çıkardı.Kabir işi tamamlandıktan sonra şöyle dedi:“Dirilten
ve öldüren Allah'tır.Ey Rabbim,peygamberlerinin (benim) ve benden evvelki peygamberlerinin
hürmetine anam Fatima binti Esedi bağışla,yerini geniş eyle.Çünkü sen merhamet erdenlerin en
merhametlisisin.“buyurdu.( Bu hadisi Tabarani“El-Kebir“ ve „El-Evsat“adli eserlerinde,Ibni Hibban ile
Hakim,sahih bir senetle rivayet etmişlerdir)
Yusuf ed-Dicvi bu hususda şöyleder:“Şunu da ilave edelimki,salih amellerle tevessül etmenin
caiz olduğu meselesi bizimle (muhalifler) arasında ittifak edilen bir konudur.Öyle ise peygamberlere
veya salih zatlara tevessül eden kimsenin maksadı onların,Allahın sevdiği salih
amelleriyle'dir.Mağarada sıkışıp kalan üç kişi hakkında hadisi şerif rivayet edilmiştir.Demekki bu
ikimizin arasında kabul edilen bir meseledir.Salih zatlara tevessül eden kişi,şüphesiz ancak salih
oldukları için onlara tevessül eder.Nihayet mesele aramızda ittifak ettiğimiz salih amellerle tevessülün
caiz olduğuna döner.( Yüksek ulema heyetinden,Yusuf ed-Dicvi )

HULASAYI KELAM

1-Görüldügü gibi her iki tarafta kendi görüşlerine dair ayet ve hadislerden deliller getirmekte'dirler.

2- Dua ve ibadetlerde tevessül ve istiğaseyi bir tarafa bırakıp sadece Allahu tealaya yalvarmak,ondan
başkasınsan bir şey taleb etmemek her ne kadar kuranın zahirine uygun olamakla beraber,kitab ve
sünnetle sabit olan şekliyle peygamberlerle ve salih zatlarla tevessül eden müslümanları,bidatcılık ve
hatta şirkle itham etmek merhamet ve insaf sınırlarını aşan çirkin bir tutumdur.Kaldıki müşrikler
hakkında nazil olan ayeti kerimeleri müslümanlara hamletmek sonderce sakat ve yanlıştır.Zira ayeti
kerimelerde,müşriklerin putlara şefaatcı olmaları için ibadet etdikleri zikrolunmaktadır.Halbuki
müslümanlardan tevesssül edenler ne peygamberlere ve nede salih zatlara ibadet etmemektedirler.
Peygamberi (s.a.v) veya salih bir kulu vesile ederek“Yarabbi!peygamberin hürmetine beni bağışla“
diyerek Allahu tealaya el açıp yalvaran,dolayısıyla Allahtan bağışlanmak dileyen ve isteyen bazı
müslümanlarla, putları aracı ve birer ilah edinerek onlara yine kuranın ifadesiyle ibadet eden,onların
huzurunda eyilip secde eden,onların önlerinde yine o putların isimlerini anarak seslenerek kurban
kesen müşrikleri bir tutmak ve müşrik demek,acaba hangi vicdan ve insafla bağdaşır ?

3- Ancak, tevessül ve istiğase hususunda bir meseleyi dikkatli ele alamak gerekmekte'dir.Tevessül
hakkında delillerin varlığını gördük,tevessül;“ peygamberi veya salih zatları vesile edinmek, onların
hürmetine duada bulunmakdır.“ Istiğase ise „Allahtan başkasından yardım istemek,talebde
bulunmakdır“ Işte bu hususta dikkatli olmaklazım,Zira Allahı bırakıp insanlardan veya ölmüş bazı
zatlardan direk olarak ihtiyacının giderilmesini taleb etmek veya bana yardım et gibi isteklerde
bulunmak,kabirleri başında dikilip çocuğu olmayanların çocuk istemesi,hastaların onlardan şifa
beklemeleri,çabutlar bağlayıp adaklar adamaları islamın temel esaslarına ters düşen ve aykırı olan
hareketlerdir.Kişiyi sapık itikatlara ve şirke kadar sürükleyici tavırlardır.Bid'at ve haramlardır.Elbetdeki
Istigaseden (yardım talebinden) kasdımız,insanlardan taleb edilen sosyal ve insani yardımlasmalar
değil,çünkü o tür yardımlarda bulunmak veya taleb etmek makbul ve doğaldır.Burada kasdettiğimiz,
Allahu tealadan başka kimsenin yerine getiremeyeceği yardım ve destek çesitleri dir.Işte Istiğase bu
manada caiz değildir,ve tehlikelidir.Bu gün birtakım sofilerin sıkıştıklarında „ya şeyhim yardim et,yetiş
ya Abdulkadiri Geylani,vb.söz ve çağrıları gibi. Bu gibi şeyler halıkı bırakıp,mahluka sığınmaktır.

4-Gerek Maide 35 ve gerekse Tevbe 119 da bazı tarikatcıların iddia etdiği gibi Rabıta için bir deli teşkil
etmemekte'dir.Cumhuru müfessiri izam hazaratları buhususda müttefikdirler.Çünkü rabıta hicri atı
veya yedi yüz yıllarında ortaya atılmış bir konudur.Çok zayıf tevil ve delillere yaslanmak suretiyle
iman veitikatı ilgilendiren böylesi meseleler hususunda yanlış iddialarda bulunmak akıllı bir kişinin
yapacağı,kabul edip savuna bilecegi bir şey degil.Akıllı mümin kitab ve sünnete temessük edendir.

5-Tevbe 119 ayeti kerimenin nuzul sebebinde görüleceği gibi,tebuk savaşında peygamber ve sahabesiy
le birlikde gazveye çıkmayanlara uyarı ve tehdit mahiyetinde inzal buyrulmuştur.Sadıklarla beraber
olun onlardan yani peygamber ve müminlerin yolundan ayrılmayın manasını içermekte'dir.Kalkıp bu
ayeti kerimedeki „sadıklarla beraber olun „ifadesinden Rabıta manasını çıkarmak ve rabıtaya delil
olarak göstermek hakikatla ve ilimle bağdaşmamakta'dır.

6-Tevessülün caiz olduğunu savunan ulemanın ifadelerine dikkat edersek,hiç birisi bu gün bazı tarikat
ların mutlaka yapılması geretiğini iddia etdikleri rabıtadan söz etmemekte'dirler.Rabıtanın, tarikat
cıların ve sofistlerin yaptığı mana ve şekliyle yapılacağına veya caiz olacağına dair sahih ve muteber
bir delil bulunmamakta'dır.Aksine Bid'at ve uydurma oldugu tesbit edilmekte'dir.

7-Rabıta kelime olarak Kuranda; Kehf-14/ Kasas-10 / Enfal-11 ve 60 /A.Imran-200 de geçmekte'dir.
Kuranda değişik siğadada olsa geçen bu kelimeler her biri aşağı yukarı aynı manayı ifade etmektedir.
Ki, beraber olmak,bağlı bulunmak,gözetmek ve yakınlık gibi manalar ifade ederler.
Şayet Rabıtadan kasıt kişinin sevdiği zevat ve şahsiyetleri düşünmesi,hayal etmesi ve tefekkür etmek
suretiyle hatırlaması ise buna kimsenin karşı çıkacağını ve bid'at ve yasak olduğunu iddia edeceğini
hiç zannetmiyorum,Zira bu çok doğal olan bir şeydir,ve hatta güzel olan bir tutumdur.Allah resulunu
ve onun güzide ashabını,onların dini mübini ahmediyye uğrunda gayret ve mucadelelerini,zühd ve
takva dolu hayatlarını düşünüp, tefekkür edip kişinin kendi kendine nefis muhasebesi yapması gibi.

8- „Adab“ ismli ve benzeri tasavvufi eserlerde iddia edilen ,Rabıtasız Allaha ulaşılamayacağı,
rabıtasız gerçek manada takva ehli olunamayacağı ve hatta kurtuluşa erişilemeyeceği,yine rabıtasız
resulullaha (s.a.v) ittiba edilmiş olunamayacağı gibi (ki burada yine kasdolunan kendilerinin yapmış
ve yapmakta oldukları şekildeki rabıtayı kasd etmektedirler) söz ve iddiaları mesnetsiz ve saçmadır.
Zira Allahın resulu (s.a.v)efendimizden, gerek Buhari ve gerekse Müslimde zikrolunan hadisi şeriflerde,
mektubatlardan yani farz kılınmış olan ibaderlerin haricinde hiçbir nafile ibadette bulunmayaca
ğını söyleyen ve hatta bu hususda yeminle konuşan şahıs hakkında Allah resulu (s.a.v);şayet dediği
ni yaparsa (yani farz olan ibadetleri kusursuz yerine getirirse,velevki nafile ibadetlerde bulunmasada
Allaha şirk koşmadığı müddetce bu hal üzere ölürse) cennete gireceğini söylemektedir.Işte bu
hususu iyi tefekkür etmek lazım.Yine bugün islam aleminin birçok beldelerinde ilim ve irfandan çok
uzak bir halde,kadın ve erkeklerin bir arada hoplaya zıplaya raks etdiklerini,insanı imandan çıkarıcı
bir çok küfür dolu sözleri sarf etmek suretiyle zikretdiklerini(güya),ve benzeri bir çok küfre ve şirke
götürücü ef'al ve akvallarına şahid olmaktayız.Allahu teala bu tip insanlara basiret ve hidayetler nasib
eyleyip bu hallarinden kurtarsın,bizleride bu tip insanların şerlerinden ve amellerinden hıfzı muhafaza
buyurup,ayaklarımızı dininde sabit kılıp kaydırmasın.Kuran ve sünnete ittibadan ayırmasın.

وما توفيقي إل بال عليه توكلت وهو رب العرش العظيم
م ٠هارون ابو انصار العينطابي
M.Harun ebu Ensar el-Ayıntabi

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen